Message
Nebi
Hz.İbrahim’in kardeşinin oğlu
Ürdün toprakları; Ölü Deniz-Lut Gölü bölgesi Sodom kasabası (Lut Kavmi)
Hz.İbrahim, ansızın çıkıp gelen üç genç adamı evine konuk edip, önlerine bir sofra koyduğunda huzurluydu. Allah’a hamdolsun ki, bugün de misafirsiz kalmamış, daha önce kendilerini hiç görmediği bu güzel ve nur yüzlü gençlerin önüne kısa bir sürede hazırlayıp getirdiği mükellef bir sofra kurmuştu. Sevgili hanımı Sare de, ihtiyar bir kadın olmasına rağmen oraya buraya koşturup hizmetin eksiksiz olması için uğraşıyordu. Ne var ki, misafirler sofraya oturmamış, bir tek lokma olsun yeme arzusu göstermemişlerdi. Hz.İbrahim onların “Biz yemek yemeyiz!” dediklerini duyunca şaşkınlık ve korku içinde baktı. Onun iyice tedirginleştiğini gören genç adamlar:
“Korkma!” dediler. “Biz Allah’ın melekleriyiz. Lut kavminin helakı ile görevlendirildik. Ayrıca size İshak’ı ve arkasından da Yakub’u müjdeliyoruz.”
Hz.İbrahim ve Sare, ihtiyarlık çağında, İshak isimli bir oğullarının ve ardından da Yakup adlı bir torunlarının olacağını işitince büyük bir sevinç duydular. Üzerlerine çöken korku gidince Hz.İbrahim meleklerin ilk söylediği konuya dönerek Lut kavminin helakı konusunda onlarla tartışmaya başladı. Kardeşinin oğlu Hz.Lut’un elçi olarak görevlendirildiği kavmin, toptan helak edilmesine gönlü razı olmuyordu.
Melekler:
“Ey İbrahim! Bu sözlerinden vazgeç. Çünkü gerçek şu ki, Rabbinin emri gelmiştir ve gerçekten onları geri çevrilmeyecek azap yakalayacaktır. İçlerinden iman eden ve Lut’un davası peşinde koşan hiç kimse yoktur! Biz de sadece Lut’u ve ailesini kurtaracağız. Onun karısı da helak edilenlerin arasında olacak!”
Genç ve güzel erkek suretindeki üç büyük melek (Cebrail, Mikail ve İsrafil aleyhisselamlar), Hz.Lut’un kavminin yaşadığı şehre girdiğinde akşam olmuştu ve Lut aleyhisselam kapılarını çalan misafirleri görünce bir anda neye uğradığını şaşırdı. Bunlar, kendilerini, konuk olarak içeri almasını istiyorlardı ve inanılmaz derecede güzel üç delikanlıydı. Acaba boğazlarına kadar ahlaksızlık çukuruna batmış kavmi içinden onları gören ve arkalarına düşen kimse var mıydı?
Nitekim her şey düşündüğü gibi oldu. Az sonra kapılarına dayanan Sodomluların gürültüleri duyulmaya başladı. “Aç kapıyı ey Lut! Bize o misafirleri ver!” diyorlardı. Bunlar ahlaksızlıkta sınır tanımayan, gönül gözleri kör olmuş eşcinsel ilişkide bulunan zavallı mahluklardı.
Hz.Lut, amcası İbrahim aleyhisselam’ın yanında yetişip büyümüş, ondan İslam’ın inceliklerini ve tebliğin nasıl yapılması gerektiğini öğrenmişti. Yüce Allah kendisini seçip peygamberleri arasına kattığında, bugün Ürdün toprakları içinde kalan ve ismine “Ölü Deniz” yahut “Lut Gölü” denilen mıntıkada yaşayan kasabalar halkına elçi olarak gönderilmişti.
Hz.Lut ve kendisine inanan kızları gece yarısı yola çıktılar. Arkalarına dönüp bakmadan kasabayı terk ettiler. Melekler Sodom, Gomore ve civarındaki diğer şehir halkını dehşet verici bir ölümle sardılar. Şehirlerinin altı üstüne çevrildi ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş, Rabbin katında belli bir biçime sokulup damgalanmış taşlar yağdırıldı. İşaretli her taş sahibini buluyor ve vücudunu delip geçerek onu bir ağaç kütüğü gibi yere deviriyordu. Azap sağanağı gerçekten müthişti ve şehirler meleklerce gökyüzüne doğru kaldırılıp bütün şiddetiyle yeryüzüne çarpıldılar. Tan yerini ağarma vaktiydi ve yükselen bir çığlıkla son buldular.