Message
Nebi
Hz.Zekeriyya’nın oğlu
Kudüs şehri
Hz.Yahya anne ve babasına karşı iyi davranan, Allah’ın inzal ettiği kitaplara kuvvetle sarılan, kendisine kalp yumuşaklığı ve temizlik verilen, takva sahibi bir kimseydi. Yahya aleyhisselam diğer çocuklar gibi şen şakrak gülüp oynayan, bağırıp çağıran bir çocuk değildi. Güzeller güzeli yüzünde derin ve anlamlı bir hüzün, ince ve aydınlık bir keder vardı. Arkadaşları “Niçin bizimle oynamıyorsun?” dediklerinde, “Ben bu dünyaya oyun için gelmedim.” diye cevap vermişti.
Henüz küçücük bir çocukken Allah’ın kendisine ilim ve hikmet verdiği bir kimseydi ve kısa bir zamanda okuyup yazmayı öğrenerek kendisini ilme ve öğrenmeye adadı. Babası ve diğer ilim adamlarının yanından ayrılmıyor, Yüce Allah’ın insanlara gönderdiği ilahi kitapları ezberlemek için çalışıyordu. Kısa bir süre içinde Tevrat’ı, baştan sona ezberleyerek iç ve dış dünyasını zenginleştirdi. On beş yaşına eriştiği sırada Mukaddes Mescid’de vaaz etme ehliyetini kazanmış, şöhret ve saygınlığı civar memleketlere de yayılmıştı. Onun zühd, takva ve Allah korkusu o kadar ziyade idi ki başkalarının bunu anlaması mümkün görünmüyordu. Hz.Zekeriyya aleyhisselam onun bulunduğu meclislerde cehennemden bahsetmeye çekiniyor, oğlunun içine düştüğü haller karşısında şaşkınlık geçiriyordu.
Babasının şehid edilmesinden sonra da kavmini her türlü günah ve kötülüklerden uzaklaştırmak için çalıştı. Ne içinde barındığı bir evi, ne de bir dirhem veya dinarı vardı. Gece, kendisini nerede bürürse orada yatıyor, gündüz ne bulursa onunla karnını doyuruyor ve hiç kimseden bir şey istemiyordu.
Bir defasında yeryüzüne gelmiş geçmiş en büyük peygamberlerden biri olan Hz.İsa ona:
“Ey Yahya, benim için mağfiret dile. Sen benden daha hayırlısın Zira ben doğduğum zaman kendime selam verdim. Sana ise Allah selam verdi.” demişti.
Bir hadis-i şerifte sevgili Peygamberimiz:
“Zekeriyya oğlu Yahya dışında, kıyamet günü, Allah’a günahsız olarak kavuşan hiç kimse yoktur!” buyurmuştur.
Peygamberimiz Mirac’a çıktığında Hz.İsa ve Hz.Yahya’yı ikinci kat semada birlikte görmüştür.
İsa aleyhisselam yeni bir şeriat getiren İncil ile geldiğinde Hz.Yahya Tevrat’ın ameli hükümlerinin ortadan kaldırıldığını görüp bundan sonraki bütün fetvalarını İncil’e göre vermeye başladı. Tam bu sıralarda Yahudilerin idaresini üstlenen Roma Valisi Herodos, kardeşinin kızı ile evlenmek istediğini bildirmiş, Tevrat’ın hükümlerine göre caiz olan bu nikahı da Hz.Yahya’nın kıymasını istemişti. Fakat İncil’de bildirilen hükme göre kerdeşlerin kızlarıyla evlenmek insanlara haram kılınmış durumdaydı. Yahya aleyhisselam bunu beyan ederek böyle bir nikahın kıyılamayacağı fetvasını verince zalim vali onun hapse atılmasını emretti.
Bütün insanların kendisine büyük bir sevgi besledikleri Hz.Yahya’nın hapsedilmesi İsrailoğulları arasında panik doğurdu. İnsanlar buna razı olmadıklarını beyan etmek istiyor fakat korkuyorlardı. Zalim Herodos ise, baskı ve terörle onların haklarından gelebileceğini düşünüyordu.
Bir gece, Romalı Vali zalim Herodos, şehrin günahta yarışan serkeşlerini de başına toplayarak oyun ve eğlenceye daldı. Metresi Herodiya’nın baygın gözlerine bakıyor, başına diktiği içki kadehlerinin birini boşaltıp birini dolduruyordu. Az sonra Herodiya’nın ilk kocasından olma dansöz kızı sahneye çıkacak ve onları eğlence ve keyfin zirvesine taşıyacaktı.
Bu sırada dansçı kız duvarlarından sular sızan bir zindan hücresinde, günahtan çok korkan Hz.Yahya’ya yalvarmakta ve aşkını ilan etmekteydi. Aşkına karşılık bulamayınca Hz.Yahya’ya karşı kin ve nefret dolu olarak kendisini bekleyen Herodos ve serkeşlerinin bulunduğu büyük salona geçti.
Bugün valinin doğum günüydü ve o, kendisinden bugünün anısına bir kez dans etmesini istemişti. Kız çalgılar arasında dansa başladığında nefesler kesildi. Yedinci dansta Herodos’un önüne geldi ve insanların kanını donduran bir eda içinde durdu. Bir şey ister, bir şey bekler gibiydi sanki. Kendinden geçen azgın Herodos:
“Benden istediğin her şeyi şu anda sana vereceğim!” dedi.
Herodiya’nın kızı, yine salonu dolduran, herkesin yüreğini hoplatan bir istekte bulundu:
“Zekeriyya’nın oğlu Yahya’nın başını istiyorum!”
Herodos’a ateş basmış gibi irkilmişti birden. Bu, çok büyük bir işti. Kendine gelir gibi oldu. Bu çok büyük bir işti ve Hz. Yahya’yı öldürmek bütün insanların lanetini üzerine çekmek demekti.
“Benden başka bir şey iste!” dedi.
Dansçı kız tavrını değiştirmemişti. Vali göz ucuyla etrafında toplanan devlet erkanına, metresi Herodiya’nın gözlerine ve nihayet dansçı kızın yüzüne bakarak muhafızlarına:
“Yahya’yı öldürün!” dedi.
Muhafız alayının komutanı, askerlerine emirler yağdırdı ve onlar bir anda zindana inerek namaza durmuş bulunan yüce Nebi’nin başucuna geldiler. Hz.Yahya da babası gibi şehit olarak bu dünyadan ayrıldı.